Bazen terapi sürecine başlamak için bir karar alırsınız ve bu karar sonucunda psikolog ya
psikolojik danışman aramaya başlarsınız. Bu süreç bir yerden başka bir yere yolcuk etmek gibidir ve bu süreçte alacağınız bütün kararlar tamamen size aittir. Sanmayalım ki psikoterapi süreci başlayınca her şey yoluna girer. Bunun için belli bir zaman ve emek vermek gerekir.
Bu süreçte kişiler değiştirmek istedikleri davranışlarına karar verirler ve bu davranışların
onları ne kadar rahatsız ettiğini fark ederler. Fakat bu sürece başlamadan ve süreç içerisinde terapi ile ilgili bilinen bazı yanlış mitler vardır ve bu alanla ilgili yanlış inanışlar oldukça yaygındır. Mesela psikoloji alanıyla ilgili ‘’ deli alanı’’, ‘’deli doktoru’’ gibi tanımlamalar yapılmaktadır. Fakat bu çok yanlıştır, nasıl bir kişi vücudunda bir ağrı olduğunda doktora gidiyorsa, ruh sağlığı alanında destek almak için psikoloğa gitmekte oldukça normaldir. Bu noktada her danışana yapıştırılan “deli” etiketi oldukça üzücü bir durumdur. Bu durum da kişilerde;
‘’Aman sakın kimse duymasın terapiye gittiğimi’’ gibi endişe verici durumlar oluşturur.
Aslında terapiye gitmek insanın kendisine yapacağı en büyük yatırımlardan birisidir. Konya psikolog. Konya klinik psikolog.
Terapi sürecinde kişileri neler bekler. Psikolog ya da psikolojik danışman size tavsiye vermez ya da öneride bulunmaz. Bu yüzden terapiden asıl beklenti “fark etme” olmalıdır. Terapi aslında uygun soru sorma becerisidir. Sorulan sorular ne kadar uygun olursa konu o kadar kolay çözülür. Çünkü oturumlara gelirken asıl merak edilen “niye böyle oldu” sorusudur. “Sadece dinledi’’ algısı da yanlıştır. Aklınızdan geçen her soruyu ilk seansta sormak çok daha sağlıklı olacaktır. Bu sorulara uygun cevap bulmak sizin seanslardan daha fazla faydalanmanıza yardım edecektir. Danışanın bu soruları sorması oldukça faydalı ve güzeldir. Çünkü zihninde var olan terapiye dair yanlış düşünceler daha kolay düzeltilebilir. Bu yanlış düşüncelerin değişmesi de terapiden daha fazla verim alınabilmesini sağlar.
Kişilerin aklına takılan bir diğer mit ise; terapist öneri verir mi?
Hayır terapistler size seans süresince ne yapmanız gerektiğini söylemez. Eğer ki seansta
uzman size ne yapmanız gerektiğini söylüyorsa dikkatli olmanız gerekir. Çünkü ne yapmanız
gerektiğini söylemek sizi oturumlara bağımlı hale getirir. Terapistler bazen kendisine yönelik örnekler verebilir fakat bunlar oturumların ilerleyen kısımlarında gerçekleşir. Terapistler sizi dinleyerek size uygun sorular sormaya çalışacaktır. Sorduğu her soru böylece sizin doğru cevaba gitmenize yardımcı olur. Böylece siz ne yapmanız gerektiğini artık kendiniz bulursunuz. Böylece terapinin asıl amacı yerine gelmiş olur.
Danışanların aklına takılan bir diğer mit ise; psikolog ya da psikolojik danışman tanı
koyar mı? Hayır terapistler size tanı koyamaz, tanı koymak sadece psikiyatristlerin yapabileceği bir şeydir. Bu yüzden terapide sizi etiketleyen ve size tanı koyan kişilerden uzak durmanız gerekir. Ruh sağlığı alanında çalışan ve etik ilkelere bağlı hiçbir uzman size oturumda tanı koyamaz. Terapi süreci tanı koyma değil sizi oraya getiren sebebi anlamlandırma sürecidir.
Konya psikolog. Konya klinik psikolog.
Danışanların aklına takılan bir diğer mit ise; arkadaşım da beni dinliyor!
Evet, arkadaşlarınız da sizi dinliyor ve hatta sizi dinleyen arkadaşlarınızın olması sizin için oldukça önemli kıymetli bir durumdur. Fakat terapist sizi sadece dinlemez. Terapi anında kullanılan tekniklerle sizden bilgiler alır bu bilgilere uygun sorular sorar böylece yanıta daha kolay ulaşmanıza yardımcı olur. Arkadaşınız tavsiye verir ancak terapist tavsiye vermez, arkadaşınız bazen konuştuklarınızı başkasına anlatır fakat terapist gizlilik ve etik ilkelere bağlı olduğu için konuşulanları başkasına aktaramaz.
Danışanların aklına takılan bir diğer mit ise; bir seans ile bütün sorunlarım çözülecek,
anlatıp rahatlayınca her şey düzelecektir.
Böyle bir beklenti yanlıştır bu süreç ilgi, istek, yatırım ve sabır ister. Psikolojik ve psikiyatrik tedaviler en az birkaç seans sürer. Hızlı yanıt beklemek, bir görüşme ile iyileşmeyi ummak, hayal kırıklığı ile sonuçlanacaktır. Çünkü hem dışımızdaki dünya hem de içimizdeki dünya yavaş yavaş değişim gösterir.
Danışanların aklına takılan bir diğer mit ise; psikoterapi ile hiçbir şey değişmez,
konuşma ile hiçbir şey çözülmez.
Burada psikoterapiyi ve içsel değişimin gücünü, olanaklarını değersizleştirme ve küçük görme vardır. Çökkün ve umutsuz kişiler ya da her şeyi kendi yapabileceklerine inanan kendini beğenmiş, yardım alamayan kişilikler, psikoterapi ya da bir psikoterapistten yardım almayı önemsiz ve değersiz bulabilir. Fakat burada amaç konulara ve yaşama odaklanarak kişinin dış dünyadaki sorunlarına çözümler bulabilmesini desteklemek, bir yandan da kişinin iç dünyasını anlayabilmesine ve normal gelişimi engelleyen yüklerinden kurtulmasına yardımcı olabilmektir.
Danışanların aklına takılan bir diğer mit ise; gideyim de sıkıntılarımı bulup değiştirsinler, rahatlayıp çıkayım.
Terapiyi mekanik bir işmiş gibi görenler ise sanki iç dünyalarındaki bozuk bir parçanın ya da
unutmak istedikleri kötü bir anının hipnoz ile değiştirilebileceğine ve böylelikle iyileşebileceklerine inanırlar. Hipnoz bilinçdışına itilmiş olan ve hatırlanmak istenmeyen
anılara gidilebilmesini, gevşeyebilmeyi ve imajinasyon ile çalışılabilmesini sağlar. Kişinin
pasifliği içselleştirme süreçlerini ketler. Kişi ne kadar aktifse ve iş birliği içinde ise iyileşme o kadar kaliteli ve kalıcı olacaktır.
Danışanların aklına takılan bir diğer mit ise; Psikoterapi ile %100 iyileşme garantisi
olduğunu düşünmektir.
Hiç kimse size %100 iyileştirme sözü ve süre (3 seansta tamamıyla iyileşeceksiniz.) garantisi veremez. Böyle iddialı sözlerle ve vaatlerle karşılaşırsanız hemen bunlara inanmak yerine daha da dikkatli ve sorgulayıcı yaklaşmanız gerekir. Konya psikolog. Konya klinik psikolog.